Geçen kış Denizli'de bir kitabevi-müzik markette kasetlerde çok hoş bir indirim vardı, bende bu kasetin 1990 yeniden-basım'ı ve Stevie Wonder'ın Ballad Collection kasetini aldım. Kasetleri evde ve evden dersaneye yollarda dinledim, haliyle içindeki şarkıları ne zaman duysam aklıma Denizli gelmekte. Santana'nın 3 Disklik "Gold" toplamasında Amigos'tan 2 şarkı bulunmakta. Bunlar Europa (Earth`s Cry, Heaven`s Smile) ve Dance Sister Dance (Baila Mi Hermana).
Amigos'un giriş şarkısı olan "Dance Sister Dance" çok geniş içerikli bir şarkı olmamasına karşın içerik ön vokal ve gitarla özenle ve başarıyla doldurulmuş. Gerek ritm gerekse Meksika havalarını size getiren bölgesel unsurlar şarkının kişiliğine uymakta, ancak şarkı biraz fazla uzatılmış. "Take Me With You" sanki iki şarkının bir olmasıyla meydana gelmiş bir enstrümental şarkı. Duygu yüklü olan ikinci bölüm ezgisel anlamda daha yoğun bir içeriğe sahip, ilk bölüm bir yerden sonra sanki bir doğaçlama kompozisyon havası veriyor. "Let Me", çok daha kısa bir süreye sığdırılıp özetlenmesi gereken bir şarkı. Tekrarların fazlalığı, müziği erken sindirmemize sebep oluyor ve sonradan giren sololar da zayıf, lakin şarkının kapanış bölümü başarılı. "Gitano", içinde geçen amigo sözleri muhtemelen albüme adını vermiş. Bayağı bir solo ile başlayan şarkı tekrarlarla devam ediyor, geçişler başarılı olmasına karşın tekrarlanan Amigo'lu-Endugru'lu bölümler kulağımızın pasını silmemize hiçbir katkı sağlamıyor, hatta tekrarlar bir süre sonra sıkıcı hal alıyor.
"Tell Me You Are Tired" güzel bir şarkı olmasına rağmen daha fazla enstrümanla süslenmesi gereken bir şarkı, mevcut enstrümanlar biraz sayıca az olmamasına rağmen biraz yetersiz kalıyor, şarkının bir solo gitara ihtiyacı var gibi görünüyor, ve bu şarkı da diğer birçok şarkı gibi oldukça uzun, tekrarlı. "Europa" (Earth`s Cry, Heaven`s Smile), kasetimde parantez içinde Europa yazıyor :-). Santana'nın belki de en ünlü şarkısı. Bu şarkıyı eleştirmek kimseye düşmez çünkü Santana bu şarkıyı gerçekten içinden geldiği için bestelemiş, gerek başından ortalarına kadarını, gerekse temponun yükseldiği son bölümleri... "Let It Shine", kesinlikle sıradışı bir şarkı ve başarılı demekten kendimi alamayacağım ama yine de tekrarları çok.
Amigos albümü gerçekten bir bütün oluşturmakta ve şarkılar birbirini desteklemekte. Kasetten, sonraki şarkıya atlama şansım olmadığı için böyle zannediyor olabilir miyim bilmiyorum. Ama hiç zannetmiyorum. Santana, bir bütün olarak gayet başarılı bir albüm çıkarmış.
In all the times I create, I dedicate myself to my music. Those times I spend on composing the scores gave me peace. I hope music will be my main responsibility, as this responsibility will bring me joy, happiness and peace, no matter how tiring it will be when I realize the tiredness is brought by music, that will give me endless energy. I love being on stage, composing and collaborationg with different musicians. I hope you like all my works, thank you so much for visiting.
9 Kasım 2010 Salı
1 Kasım 2010 Pazartesi
Albüm eleştirisi: Eric Johnson – Venus Isle
Bahçeşehir Üniversitesi portalında yazdığım ilk yazıdır:
İlk yazımı ülkemizde ne yazık ki pek tanınmayan çok donanımlı bir gitarist, piyanist, vokalist ve bestecinin en saygı duyduğum albümlerinden birine ayırmaya karar verdim. 1954 Austin, Teksas doğumlu sanatçı, çeşitli yıllarda, çeşitli dallarda Grammy adayı olmuş ve 1990 yılındaki “Ah Via Musicom” albümündeki “Cliffs Of Dover” isimli parçasıyla en iyi enstrümental performansı dalında Grammy ödülünü kazanmıştır. 1996 yılında Steve Vai ve Joe Satriani ile birlikte G3 organizasyonu çerçevesinde konser yapmıştır. Gitaristlik ve solo yazarlığındaki başarısı Carlos Santana, Steve Morse, B. B. King, Stevie Ray Vaughen gibi büyük sanatçılarca takdir edilmiştir. Türkiye’de de kendisini tanıyanların, dinleyebilenlerin onun sanatına ne kadar hayran oldukları sanal ortamdaki çeşitli sözlüklerde görülmektedir. Ancak sevenlerinin ona ilgisi yoğun olsa da, ülkemizde sevenlerinin sayısı Metallica grubunun yüzde birini bile bulamamaktadır.
Venus Isle (1996), All Music Guide’da 3 yıldızlı bir albüm olarak belirtilmesinden üzüntü ve öfke duyduğum (Bugün kontrol ettiğimde editör değişiminden dolayı 4.5 yıldıza çıkarılmış olmasından dolayı biraz olsun rahatladığım), belki de 20. yüzyılın en sanatsal bestelerine sahip albümü. Rock müziğin elektrik gitarının distortion’ını sonuna kadar açmakla rock müzik olduğunun bilinçaltlarına kazındığı bu yıllarda 14 yıl öncesinden “Rock demek daha seçkin demek değil, Rock olunca besteler daha kaliteli demek değil, ben gitarımın distortion’ını açmadığım için Grammy’nin Pop dallarında da aday olarak belirlendim. Rock da, Pop da, Jazz da Popüler müzik çatısı altında olduktan sonra hepsi birdir, önemli olan yorumun ve bestelerin kalitesidir. “ diyor albümdeki 11 şarkı.
Albümdeki sözlü şarkılar en az enstrümental şarkılar kadar başarılı. When The Sun Meets The Sky ve Camel’s Night Out eserleri beni diğer eserlere nazaran bir ölçü daha az etkiledi ki bu parçalar da oldukça nitelikli. Manhattan, Pavillion, S.R.V., Venus Reprise’da solo gitar, fon-ritm gitar, klavye, organ, perküsyon unsurları barınmakta. Manhattan ve S.R.V. Eric Johnson’ın 1996′daki G3′te icra ettiği parçalardan ikisi. Manhattan, Cliffs Of Dover’la birlikte sanatçının en bilinen şarkıları. Manhattan, ana melodinin yanında tüm trafiği notalara döküldüğünde albümdeki tüm şarkılar gibi uzun sayfalar kaplamakta. S.R.V. parçası adından da anlaşılacağı üzere Stevie Ray Vaughen’e adanmış, gerçekten de eserdeki dizi, gitarın tonu S. R. Vaughen’i hatırlatmakta. Venus Reprise, oldukça kısa bir parça olmasına rağmen albümdeki diğer enstrümental şarkılar gibi şarkılar gibi yoğun sanatsal etkiler vermekte. Eric Johnson’ın piyano çaldığı Song For Lynette parçası, sanatçının gerek çalgıyı çalmadaki başarısını gerekse çeşitli kanallardan nitelikli besteler yapma becerisini göstermekte. Venus Isle, Battle We Have Won, All About You, Lonely In The Night ise sözlerinin etkileyiciliği (düşündürücülüğü) ve vokal-solo-fon uyumu ile albüm hakkındaki düşüncelerimi doğrulamamı sağlıyor. Camel’s Night Out ve When The Sun Meets The Sky şarkıları hariç albümdeki diğer tüm eserde her nota, “en” uyumlu nota ile takip edilmiş. Uzun süreli stüdyo çalışmaları ile en içe sinen riff’ler seçilmiş. Sonuç “nesnel”: Mükemmel.
İlk yazımı ülkemizde ne yazık ki pek tanınmayan çok donanımlı bir gitarist, piyanist, vokalist ve bestecinin en saygı duyduğum albümlerinden birine ayırmaya karar verdim. 1954 Austin, Teksas doğumlu sanatçı, çeşitli yıllarda, çeşitli dallarda Grammy adayı olmuş ve 1990 yılındaki “Ah Via Musicom” albümündeki “Cliffs Of Dover” isimli parçasıyla en iyi enstrümental performansı dalında Grammy ödülünü kazanmıştır. 1996 yılında Steve Vai ve Joe Satriani ile birlikte G3 organizasyonu çerçevesinde konser yapmıştır. Gitaristlik ve solo yazarlığındaki başarısı Carlos Santana, Steve Morse, B. B. King, Stevie Ray Vaughen gibi büyük sanatçılarca takdir edilmiştir. Türkiye’de de kendisini tanıyanların, dinleyebilenlerin onun sanatına ne kadar hayran oldukları sanal ortamdaki çeşitli sözlüklerde görülmektedir. Ancak sevenlerinin ona ilgisi yoğun olsa da, ülkemizde sevenlerinin sayısı Metallica grubunun yüzde birini bile bulamamaktadır.
Venus Isle (1996), All Music Guide’da 3 yıldızlı bir albüm olarak belirtilmesinden üzüntü ve öfke duyduğum (Bugün kontrol ettiğimde editör değişiminden dolayı 4.5 yıldıza çıkarılmış olmasından dolayı biraz olsun rahatladığım), belki de 20. yüzyılın en sanatsal bestelerine sahip albümü. Rock müziğin elektrik gitarının distortion’ını sonuna kadar açmakla rock müzik olduğunun bilinçaltlarına kazındığı bu yıllarda 14 yıl öncesinden “Rock demek daha seçkin demek değil, Rock olunca besteler daha kaliteli demek değil, ben gitarımın distortion’ını açmadığım için Grammy’nin Pop dallarında da aday olarak belirlendim. Rock da, Pop da, Jazz da Popüler müzik çatısı altında olduktan sonra hepsi birdir, önemli olan yorumun ve bestelerin kalitesidir. “ diyor albümdeki 11 şarkı.
Albümdeki sözlü şarkılar en az enstrümental şarkılar kadar başarılı. When The Sun Meets The Sky ve Camel’s Night Out eserleri beni diğer eserlere nazaran bir ölçü daha az etkiledi ki bu parçalar da oldukça nitelikli. Manhattan, Pavillion, S.R.V., Venus Reprise’da solo gitar, fon-ritm gitar, klavye, organ, perküsyon unsurları barınmakta. Manhattan ve S.R.V. Eric Johnson’ın 1996′daki G3′te icra ettiği parçalardan ikisi. Manhattan, Cliffs Of Dover’la birlikte sanatçının en bilinen şarkıları. Manhattan, ana melodinin yanında tüm trafiği notalara döküldüğünde albümdeki tüm şarkılar gibi uzun sayfalar kaplamakta. S.R.V. parçası adından da anlaşılacağı üzere Stevie Ray Vaughen’e adanmış, gerçekten de eserdeki dizi, gitarın tonu S. R. Vaughen’i hatırlatmakta. Venus Reprise, oldukça kısa bir parça olmasına rağmen albümdeki diğer enstrümental şarkılar gibi şarkılar gibi yoğun sanatsal etkiler vermekte. Eric Johnson’ın piyano çaldığı Song For Lynette parçası, sanatçının gerek çalgıyı çalmadaki başarısını gerekse çeşitli kanallardan nitelikli besteler yapma becerisini göstermekte. Venus Isle, Battle We Have Won, All About You, Lonely In The Night ise sözlerinin etkileyiciliği (düşündürücülüğü) ve vokal-solo-fon uyumu ile albüm hakkındaki düşüncelerimi doğrulamamı sağlıyor. Camel’s Night Out ve When The Sun Meets The Sky şarkıları hariç albümdeki diğer tüm eserde her nota, “en” uyumlu nota ile takip edilmiş. Uzun süreli stüdyo çalışmaları ile en içe sinen riff’ler seçilmiş. Sonuç “nesnel”: Mükemmel.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)